Haberler

Basında yer alan haberlere göre "Kırıkkale MKEK Silah Fabrikası müdürü devlete ait sırları" satarak casusluk yaptığı iddiası ile tutuklanmıştır. Tutuklanan fabrika müdürü Mustafa Tanrıverdi'nin SADAT A.Ş. veya yöneticileri ile hiç bir ilgisi ve irtibatı olmayıp sadece soyadı benzerliği olduğunu kamuoyuna duyururuz.

Alınan bilgiye göre, 1 Nisan'da gelen, "MKE Silah Fabrikası'ndan devlete ait sırların satılmak istendiği" yönündeki bir ihbarı değerlendiren Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatarak, takibinin yapılması için dosyayı Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne gönderdi. 
İhbarda Fabrika Müdürü Mustafa Tanrıverdi'nin para karşılığında 2 silaha ait çizim ve üretim planlarını ABD'li bir silah fabrikasına satacağı bilgisini değerlendiren ekipler, Tanrıverdi'yi yakın takibe aldı.
Sulh Ceza Hakimliğinden alınan teknik araçla izleme kararının ardından Tanrıverdi'nin makam odası ile evi 24 saat takibe alındı. Tanrıverdi'nin alışverişi Söğütözü'nde bir lokantada gerçekleştireceğinin öğrenilmesinin ardından, söz konusu lokantada buluşmanın gerçekleşeceği özel salona da dinleme ve görüntüleme cihazları yerleştirildi.
Söz konusu yere makam aracıyla gelen Tanrıverdi'nin alışverişi bitirmesini bekleyen ekipler, lokanta çıkışında fabrika müdürünü gözaltına aldı.

1.     PKK DIŞ TEHDİTTİR

Bir kısım silahlı unsurlar, başka bir ülkede teşkilâtlandırılıyor, eğitiliyor, donatılıyor, silahlandırılıyor, sınırlarımızdan içeri gayri meşru yollardan sokuluyor, devletin meşru düzenine karşı silahlı eylemlere girişiyor ve bütün bu faaliyetler yabancı ülkenin topraklarında üslenmiş kadrolar tarafından yönetiliyorsa, bu açıkça kökü dışarıda bir asimetrik savaş uygulamasıdır.

Türkiye, Güneydoğu sınırlarımızın dışında üslenmiş, uluslar arası güçlerin desteklediği bir terör örgütü ile sınırlarımızın içinde ve dışında asimetrik (Gayri Nizamî) bir savaşın tarafıdır. 

Aşağıda yer alan Yusuf Çağlayan'a ait makale 12 Eylül 2014 tarihinde Yeni Asya gazetesinde yayınlanmıştır. 

İslâm dünyasının ortak bir savunma sistemi bulunmuyor. Ülkeler bazındaki savunma sistemleri ise, Avrupa ve ABD merkezli yetmiş kadar şirket tarafından yapılandırılıyor, eğitiliyor ve teçhiz ediliyor. Dolayısıyla, İslâm ülkelerinin yerli ve öz kaynaklara dayanan bir savunma stratejileri, sanayileri ve kurumları bulunmuyor. Avrupalı ve ABD'li şirketlerin organize ettiği ve tamamen bu şirketlerin teknik denetimi altında bulunan bir savunma sisteminin, Avrupa ve ABD'nin siyasî, sosyolojik ve askerî stratejilerinden bağımsız olması düşünülebilir mi?

Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL

ASSAM Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi internet sitesinde 22 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı tarafından paylaşılan Savunma Reformu ile ilgili raporda şirketimizin faaliyet alanı ile ilgili mevzuat boşluğu ve ihtiyacını da konu edinen bir makale yayınlanmıştır. Önemi sebebiyle makaleyi buraya alıntılıyoruz...

 

Savunma Reformu Raporu

 

Büyük milletlerin sorumlulukları da büyük olur. Büyük sorumlulukları taşımak hiç şüphesiz büyük güç ister. Askeri güç olmaksızın da büyük güç olunmaz.

Abdullah GÜL

Cumhurbaşkanı

22 Ağustos 2014 Cuma günü T.C. Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İnternet Sitesinde Savunma Reformu Çalışma Grubu'nun raporunu tamamladığı haberleştirildi.[1]

Ulusal Kanal[1] ve Aydınlık Gazetesinde[2] Yayınlanan İftira Kampanyası Hakkında Kamuoyuna Duyuru

8 Temmuz 2014 tarihinde Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesinde yayınlanan bir haberde;

"İrtica nedeniyle Türk Ordusu'ndan atılan askerlerin kurduğu savunma şirketi SADAT, yine ilginç bir ilanla gündeme geldi.

SADAT'ın internet sitesinde yer alan duyuruda, "Rus tankı ve Hummer jeep tamiri için Arapça bilen teknisyen arandığı" belirtildi. Duyuruda, teknisyenlerin dost ve müttefik ülkelerdeki onarım ve yenileme çalışmalarında görev yapacağı ifade edildi.

Rus tankları ve Hummer araçların Suriye ve Irak'ta ordu tarafından kullanılması ise dikkat çekiyor. IŞİD teröristleri, son olarak Suriye'de ele geçirdiği Rus tanklarıyla şov yapmıştı.

İlginç iş ilanı, "SADAT IŞİD'e mi çalışıyor" sorusunu gündeme getirdi.

SADAT şirketinin Irak ve Suriye'deki çatışmalara ilgisi bu kadarla da sınırlı değil. SADAT'ın danışmanlarından Emekli Tank Binbaşı Mustafa Bozgeyik'in, Mart 2014'te Suriye'nin Halep şehrindeki çatışmalarda öldürüldüğü ortaya çıkmıştı."

denmektedir.

21 Ağustos 2013'te Suriye'nin başkenti Şam'da Kimyasal Silah kullanılmış ve BM raporuna göre 1400 civarında sivil bu saldırıda hayatını kaybetmiştir.

Rapor özetle şu bilgileri içermektedir;

  • Aralarında hastaların, kurbanların, sağlık ve ilk yardım çalışanlarının da bulunduğu hayatta kalan 50'den fazla kişiyle görüşülmüş
  • Mühammat ve parçaları belgelenmiş
  • Zehire maruz kalıp sağ kurtulanlardaki bulgular incelenmiş
  • Biyomedikal (saç, idrar ve kan) örnekler toplanmış ve analiz edilmiş
  • 30 civarında toprak ve çevre numunesi toplanmış ve analiz edilmiştir.

Sonuçta ulaşılan analitik gerçekler şunlardır;

  • Toprağa saplanmış ve patlamış halde kimyasal malzemeyi taşıma kapasitesine sahip halen üzerinde sarin gazı bulaşığı olan karadan-karaya füzeler bulunmuştur;
  • Roketin etki alanı içinde hayatta kalanların bulunduğu bölge yakınlarında çevrenin sarin gazı ile kirlendiği tespit edilmiştir;
  • Sağ kurtulan birçok kişide açıkça organofosfor bileşiği zehirlenmesi tanısı ve zehirlenme belirtisi bulunmuştur;
  • Hayatta kalanlardan alınan kan örneklerinin neredeyse tamamında sarin ve sarin izleri pozitiftir.

Hizmetlerimiz hakkında ve ihtiyaçlarınız ile ilgili detaylı bilgi edinmek için bizimle iletişime geçin...

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Similar Topics

Ürünlerimiz ve Hizmetlerimiz hakkında bilgi almak için tıklayınız.

Whatsapp İletişim Hattı