SADAT Aleyhinde Kasıtlı Karalama Yapılıyor

SADAT Yönetim kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi Yeni Akit gazetesine yaptığı açıklamada, ASSAM ve SADAT’ın, İslam ülkelerinin idari birliği için çalıştığından dolayı küresel güçlerin, ülkemizde ise gerek FETÖ, gerek HDP ve CHP’nin kasıtlı olarak asılsız karalama kampanyaları düzenlediğini belirtti.

Türkiye’nin hayrına çalışma yapan kişi ve kuruluşlar sürekli yalan haberlerle yıpratılmaya çalışılıyor. Düzenli ve planlı yapılan saldırılarla kamuoyu yanıltılarak algı oluşturulmak isteniyor. Bazı kurumlara yapılan saldırıların kaynağını bulmak artık o kadar da zor değil. FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri bir saldırıya geçmiş ve CHP hemen sonrasında konuyu siyasete taşımışsa artık aktörler ortaya çıkmış oluyor. Uluslararası operasyon merkezlerinin bu kullanışlı aygıtları ülkemizin menfaatine olan her şeye düşmanlık etmeyi bir görev addediyor. Son yıllarda en çok saldırıya uğrayan kurumlardan birisi olan SADAT da bu üçlünün ve arkasındaki güçlerin yoğun saldırılarına maruz kalmakta. Aslında irfan ehli halkımız gerçekleri aydınlardan daha önce seziyor ve görüyor. Vatandaşlarımız bu üçlü örgüt saldırırsa demek ki vatanımıza faydalı işler yapılıyor diyerek meseleyi ferasetle çözüyor. Fakat terör örgütlerinin dünya kamuoyunu yanılmak çabasını da görmek gerekiyor.

Evet bugün en çok saldırıya uğrayan hakkında asılsız algılar oluşturulmaya çalışılan milletimiz ve ümmetimiz adında birlik beraberlik güçlü işbirliği gibi stratejik atılımları olan SADAT’ı, Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi ile konuştuk. Tanrıverdi’ye haklarındaki iddiaları sorduk.

İslam birliği kurulmadığı sürece sorunlar bitmez

SADAT en temel meselelerde teklifler sunuyor ve strateji belirliyor. Aslında yapılması gerekenleri dillendiriyorsunuz. Bunlardan birisi de İslam Birliği’nin kurulmasının gerekliliği. Avrupa Birliği kurulurken İslam Birliği neden kurulamıyor. Ya da şöyle soralım. İslam Birliği neden kurulmalı?

- İslam ülkelerinin birlik oluşturma gereği tartışma götürmeyecek bir konu. ABD, takriben 50 devletten teşekkül eden birleşik bir devlettir. Yine Avrupa Birliği örnek verilebilir. Rusya’da bir birliğe sahiptir.

Peki, İslam ülkeleri niçin darmadağınık? İslam ülkelerinin de birlik teessüs etmeleri gerekmez mi?  Tabii biçimde lüzumludur. Ve bu kurulmadığı takdirde Filistin, Keşmir, Afganistan, Suriye, Libya bölgelerinde yaşadığımız sorunlar tamamıyla bir birliğin olmamasından kaynaklıdır. Bütün sorunların çözümü İslam ülkelerinin birlik oluşturmasından geçmektedir. Bununla dertlenen insanlar bir araya gelince buna uygun bir kuruluşa imza atmak istedik. Ve sorduğumuz ilk soru da: İslam ülkeleri nasıl birleşir?  Bu yüzden bir model çıkartmanın gerekliliği doğdu. Bunun fikri çalışmalarını yapmaya çalışınca ASSAM bir kurumsal yapı olarak ortaya çıkmış oldu. 2013 yılında kurumsal kimlik olup, bir dernek çatısı altında toplandı. ABD veya Avrupa Birliği gibi bir siyasi yapıdan bahsettiğimiz zaman devletlerin faaliyet alanına giren altı tane ana konu var.

1. Siyasi birlik: Avrupa Birliği’nde devletlerin bir Avrupa Parlamentosu var. Bunlar orada temsil ediliyor. Ve dönem başkanlıkları şeklinde yönetiliyor. Bu bir modeldir mesela. Kendilerine özgü bir mevzuatı var.

2. Ekonomi: Devletlerin arasında ekonomik işbirliği gerekmektedir.  

3. Savunma: Savunma sanayinde bir işbirliği olması gerekmektedir.

4. Dış politikada birlik

5. Ortak adalet sistemi

6. İç güvenlik

Bu altı konuyu çözerek bir sivil toplum inisiyatifin de çalışmalara başladık. Sivil toplum düzeyinde seminerler, konferanslar düzenledik, daha sonra beynelmilel seviyeye çıkardık. 2017 yılından itibaren kongreler düzenlemeye başladık. Programlanmış tematik stratejik bir araştırmalardan bahsediyoruz.

SADAT hakkında içeride ve dışarıda spekülasyonlar oluşturuluyor? Sürekli bir saldırı ve karalama operasyonu var. Bunların sebebi nedir?

ASSAM, 6 fonksiyon üzerinde çalışırken bunlardan birisi savunma ve savunma sanayi işbirliği bahsiydi. Bu uzmanlık gerektiren bir alan. Silahlı kuvvetlerin içinden olmayan bir adamın bunu anlaması çok da olası değil. Fakat ASSAM ve SADAT’ın kurucuları ya silahlı kuvvetlerden ya da 28 Şubat’tan dolayı uzaklaştırılmış kişilerdir. Bunların uzmanlık alanı askeri konular. Biz ASSAM’ın öne sürdüğü savunma sanayi işbirliğinin ne kadar uygulanabilir olduğunu SADAT üzerinden test ediyoruz. Bir model ortaya koyuyoruz daha sonra da uluslararası alanda –askeri uzman olarak-bunun ne kadar uygun olduğunu test ediyoruz. Siyasetçiler, iktisatçılar kendi alanlarını test edebilirler. SADAT, sahada ASSAM’ın modelini gerçekleştirmeye çalışır. Ve savunma danışmanlığı yapar.  Uluslararası ve yerel basında özel askeri şirket olarak gösteriliyor ama özel askeri şirketlerin faaliyet alanları geniştir. Bizler bütün bu dallarda etkin değiliz. Bilhassa askeri danışmanlık, özel eğitimler ve donatım alanlarında faaliyet gösteriyoruz. ASSAM ve SADAT hakkında bu kadar spekülasyon yapılmasının sebebi ise ASSAM ve SADAT, İslam ülkelerinin idari birliği için çalıştığından dolayı Küresel Güçlerin, Ortadoğu ve Afrika’daki menfaatlerine olumsuz etkilemektedir.  ABD Savunma Bakanlığı Pentagon görevlisi Micheal Rubin işi Türkçe Tweet atmaya kadar ilerletmiş vaziyette. SADAT’ı karalamak ve Türkiye’de kamuoyu oluşturmak için Tweetlerini Türkçe paylaşıyor.

15 Temmuz’da sivillere ağır silahlardan dağıtıldığı iddia edildi. 15 Temmuz günü silah dağıtımı yaptınız mı?

- Çok ilginç bir kurgu ile karşı karşıyayız. Çünkü çok küçük bir kadromuz var. Böyle bir kadro nasıl silah dağıtabilir? Nasıl böyle bir çalışma yürütebilir. Bu akıllara ziyandır. Gerek FETÖ, gerek HDP ve CHP benzer iddiaları sürekli dile getiriyorlar. Ben bu iddiaları kategorize edersem şöyle sıralayabiliriz: “SADAT, yasa dışı bir kuruluştur.” Hayır, SADAT özel hukuka tabi ve Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş yasal bir şirkettir. 2011 yılının Kasım ayında ilk başvurusunu yapıp; 2012 yılında tescil olmuştur. Bir şirketin tescil edilmesi olsa olsa 10 gündür. Fakat SADAT alanında yeni bir şirket olma özelliğinden ötürü Ticaret Odası, “Böyle bir şirket kurulabilir mi?” sorusuyla araştırmaya başlıyor. Şirketin kurulamaması için her türlü yasal engel ve kılıf bulunmaya çalışılıyor. Çünkü o dönem FETÖ’nün aktif olduğu dönemlerden. Tabii, yasal bir kılıf bulunamayınca 2012’nin Şubat ayında tescil edilmek zorunda kalınıyor.

Peki hakikatin peşinde olanlar için soralım. SADAT’ın tam amacı nedir?

- Tüzüğümüzdeki bir maddeyi sizlerle paylaşayım. Türk Ticaret Sicili tarafından tescil edilmiştir. “Uluslararası alanda savunma danışmanlığı güvenlik güçlerinin eğitimi, güvenlik güçlerinin ihtiyaç duyacağı kıyafet ve yiyeceklerin, Türkiye ve üçüncü ülkelerden üretimi ve alımı-satımı, ihalelere girmek, teklifler vermek-almak, ithalat vermek ve almak, güvenlik güçlerinin duyacağı her türlü servis ve bakım hizmetlerini vermek, güvenlik güçlerinin iskân ve eğitim için tesislerin inşaatını yapmak 5201 sayılı kanun gereğince kontrole tabi tutulacak park araç gereçleriyle, silah-mühimmat ve yedek parçalar, patlayıcı silahlara ait teknolojik gelişmeler ve 2011 yılında yayımlanıp müteakip yıllarda yayımlanacak olan harp, silah, mühimmat, patlayıcı madde, tüm yedek parçalarını yurt dışından almak-satmak, depolamak, ithalat ve ihracatını yapmak” daha sonraki fıkralarda ise detaylar anlatılıyor. Ticaret Sicil gazetesinden araştırarak herkes buna ulaşabilir.

Herkes bu bilgilere ulaşabildiği halde SADAT aleyhinde kasıtlı karalama yapılıyor. Yasal olmayan ve silahlı kuvvetler ile polis teşkilatının ilgilendiği konularda faaliyet gösterdiği iddiasında bulunarak dezenformasyon yapılıyor. Ticaret Sicil gazetesinden herkes bunları araştırabilir.

Vahim iddialardan birisi de SADAT’ın Cumhurbaşkanımızın özel ordusu olduğu yönünde. Bu hususta ne dersiniz?

-Evet. Yine SADAT’ın Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın özel ordusu olduğu yönünde iddialar öne sürülüyor! SADAT’ın kesinlikle böyle bir organizasyonu yoktur. Türkiye’nin kendi iç ve dış güvenliğini sağlayan kurumları, ordusu ve polisi vardır. SADAT savunmanın ne Türkiye’nin ne de Cumhurbaşkanının güvenliğini sağlayabilecek bir yetkisi, sorumluluğu yoktur. Dışarıdaki vatandaş ne ise bizler de öyleyiz. Bunlar dezenformasyondan ileriye gitmez.

SADAT’la Cumhurbaşkanımızın irtibatlandırılması SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin bir dönem Cumhurbaşkanımızın danışmanlığını yapmış olmasından kaynaklanıyor olabilir mi?

- SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi, 15 Temmuzdan sonra Cumhurbaşkanı tarafından Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atandı. Bununla birlikte güvenlik ve dış politikalar üyeliğine de atandı. SADAT’ta ki çalışmaları ve devletteki çalışmaları birbirinden bağımsızdır. SADAT, yöneticileri kesinlikle devlet içindeki bilgilerden haberdar olma imkânı yoktur. Bu iki şey birbirine karıştırılıyor. Ayrıca ne Adnan Paşa ne de SADAT Savunma Başdanışmanlık nüfuzunu maddi veya manevi menfaat temin etmek için de kullanmamıştır. En doğal hakkı olmasına rağmen hiçbir devlet ihalesine girmemiştir. Devletin hiçbir hizmet veya mal alımı işine girmemiştir. Sadece şaibeden uzak durmak için böyle hareket etmiştir.

‘Terörü kaynağında kurut’ konseptine geçildi

Adnan Tanrıverdi Paşa Güvenlik açısından Devlete nasıl bir öneri ve strateji sundu?

- Adnan Tanrıverdi, 2016 yılında vazifeyi aldıktan sonra Türkiye’nin terörle mücadele konsepti değişmiştir. 2016’dan önce “Terörist geldiğinde yakala” mücadelesi yerine “Terörü kaynağında kurut” konseptine geçilmiştir. Savunma Bakanlığının yaptığı açıklamaya göre, 2015’den geçen senenin başına kadar 18 bin terörist etkisiz hale getirilmiş. Her şey tersine döndü.

Teröristlerin ve terör destekçisi bazı medya ve merkezlerin SADAT’a yönelik karalama operasyonlarının sebebi tam da bu olabilir mi?

- Evet. Teröristler bunu hazmedememektedir. Bunu SADAT’ın yaptığı söyleniyor. Bu devletin politikasıdır. Bu politikanın oluşmasında Adnan Paşa’nın da bir tuzu biberi olmuştur ama ne boyuttadır bilmiyorum. Ama bu SADAT’ın çalışması değildir.

 

Alıntı: https://www.yeniakit.com.tr/haber/sadat-aleyhinde-kasitli-karalama-yapiliyor-1548766.html